''KARİKATÜR KRİZİLERİ''

ÜZERİNE

 

 Bu yazımda, Danimarka'da ''Jyllands Posten'' adlı bir gazetede 30 Eylül 2005 günü yayınlanan İslam dini, peygamberi ve değerlerini alaya alan ve küçümseyen karikatürler ile başlayan ve Fransa'da "Charlie Hebdo" adlı haftalık siyasi hiciv dergisinin 19 Eylül 2012 tarihli sayısında bu içerikte çıkan karikatürler ile devam eden bu süreci yani ''karikatür krizini'' değişik boyutlarıyla analiz edeğiz.

 

Karikatür,bir kişinin bir şeyin ya da bir olayın tuhaf ve gülünç taraflarını meydana koyacak şekilde yapılan resimdir.Karikatürler, güdülen amaçlara göre, şaka etmek, alay etmek ya da küçük düşürmek için yapılmış olabilir.Edebiyatta abartılı ve çarpıtıcı betimlemelerin, aynı amaca yönelik olarak kullanılmasıdır.Basında karikatürler sosyal ve siyasi eleştiri yapmak için sıklıkla kullanılır. Ayrıca tüm dünyada bu amaçla düzenli olarak yayımlanan dergi ve gazeteler mevcuttur.

 

Karikatür tarihi Paleolitik Çağ’a kadar götürülebilir.Bugünkü anlamıyla karikatürün meydana gelişi Rönesans devrine rastlar. Önceleri sadece kişilerin portreleriyle ilgilenirken daha sonra olayları, sosyal konuları ele almış ve bu gelişmeler sırasında çizgi anlayışı ve teknik açısından da değişimler göstermiştir. Baskı makinasının gelişimine parelel olarak karikatür daha da yaygınlaşmıştır. Karikatür gazetelerle, dergilerle, sergilerle hedef kitlesine ulaşmaya

çalışırken, daha sonra TV ye girmiş, bilgisayara girmiş internet ağı ile yepyeni bir iletişim olanağına kavuşmuştur.

 

Kısaca karikatür kelimesini açıkladıktan sonra ''karikatür krizi''olarak gündemde yer bulan süreci hatırlayalım.İlk olarak, Danimarka'da ''Jyllands Posten'' adlı bir gazete 30 Eylül 2005 günkü yayınında İslam dini, peygamberi ve değerlerini alaya alan karikatürleri yayınlamasıyla bu süreç başlamıştır.

 

Söz konusu karikatürler oldukça saldırgan içerikliydi. Karikatürlerden bir tanesinde İslam dininin peygamberi bir terörist olarak gösteriliyordu. Başta Türkiye Büyükelçiliği olmak üzere Danimarka'daki Müslüman ülke dıplomatları söz konusu karikatürlerin etnik ve dini gruplar arasındaki ilişkilere hizmet etmeyeceğini, son derece tehlikeli bir süreci başlatabileceğini açıkladılar. Danimarka Başbakanı'ndan konuyu görüşmek üzere randevu talep ettiler.Buna karşın gazete ve Danimarka yönetimi, düşünce özgürlüğü ilkesini gerekçe göstererek herhangi bir yaptırım uygulamayı reddettiler.Buna rağmen 10 Ocak'ta kriz Norveç'e sıçradı. Norveç'te bir yayında karikatürler tekrar basıldı. Ayrıca birçok Avrupa ülkesinde gazeteler karikatürleri tekrar tekrar bastılar.Bu karikatürler Hz. Muhammed'in yüzünü, İslam dininin Peygamberini konu eden 12 karikatürden oluşmuş bir seriydi.

 

Ahmad Abu Laban ve Ahmad Akkari adlı Danimarkalı iki imam, 2006 yılı başında, orijinal oniki karikatürün yanı sıra, menşei Jyllands-Posten olmayan ve aşağılayıcı müstehcen içerikli bazı karikatürlerin de yer aldığı ve Abu Laban’a gönderilmiş oldukları iddia edilen bu karikatürlerin bulunduğu bir dosya oluşturdular. Bu karikatürlerin arasında, namaz kılmakta olan bir Müslüman’ın üzerine arkadan bir köpeğin çıkmış olduğu tasfir edilmiş olan karikatür de bulunmaktaydı. Bunun üzerine dünya çapında müslüman kuruluşların, Danimarka ürünlerini boykot etmekten, şiddet eylemlerine kadar varan ve 140 kişinin hayatına mal olan protesto gösterileri yer aldı.

 

Son olarakta Fransa'da "Charlie Hebdo" adlı haftalık siyasi hiciv dergisi19 Eylül 2012 tarihli çıkan sayısında Hz. Muhammed ile alay eden karikatürlere yer verdi. Dergiye Müslüman ve Yahudi cemaatlerinden sert tepkiler geldi.'Charlie Hebdo'' adlı dergi, 2006 yılında da Hz. Muhammed'in karikatürlerini basmış ve kitlesel protesto gösterilerine neden olmuştu.

 

Dergi İslam dünyasında çalkantılara neden olan ABD yapımı "Müslümanların Masumiyeti" adlı filmi temel alarak "Muhammed Sinema Yapıyor" temasıyla çok sayıda tartışmalı Hz. Muhammed karikatürü yayımladı. Derginin kapak karikatüründe, son aylarda Fransa'da gişe rekorları kıran "Les Intouchables" (Dokunulmazlar) adlı filmden esinlenilerek tekerlekli sandalyeye oturtulmuş bir Müslüman ile bu sandalyeyi iten bir Musevi görülüyor ve ikilinin ağzından "Alay etmeye gelmez" ifadesi okunuyor. Derginin iç ve arka sayfalarında ise Hz Muhammed'le alay eden cinsel içerikli karikatürlere yer veriliyor.

 

Bu yayınlar, ısrarla uyarılar yapılması ve eleştirilmesine rağmen neden   tekrar tekrar topluma sunulmak istenmiştir?Biz bu karikatürlerin yayınlama ısrarını temelde iki nedene bağlımaktayız.

 

Birici olarak,inanç perspektifi ve algılamasındaki farklılıkların, bu konuyu değerlendirirken farklılaşmaya neden olmasıdır.Yani entelektüel arka planda, neyin kutsal neyin kutsal olmadığı konusunun Hristiyanlıktakine göre İslamda farklılık göstermesidir.

Hristiyanlık dünyası Rönesans ve Reform hareketleriyle başlayan bu süreçte bu yapıya geçmiştir.İşte laiklik ve düşünce özgürlüğü denildiğinde batıda bu kutsal olanla olmayan çizgisi hangi durum ve alanlarla konumludur bu bellidir.Hz İsa ve Hz.Meryem tasfirleri kilisede kutsal iken sanat galerisindeki tasfirler sanatsal değer içermektedir. İslamiyette ise kutsal alan Hristiyanlıktaki gibi belli sınırlar içermez.Hz Muhammed ve değerleri hayatın her noktası için geçerlidir.Bir müslüman için Hz Muhammed ismi duyulduğunda nerede olunursa olunsun salatı selam getirilir.İslami değerlerin herhangi birini hangi mekanda olursa olsun küçümsemek alaya almak dinden çıkmakla eşdeğerdir.Görüldüğü üzere günümüz İslam teolojisi ve Hristiyanlık teolojisi arasındaki temel fark budur.

Bu karikatürleri yayınlayanlar ve buna sempatiyle bakan ya da an azından ''bizde kendi dini değerlerinizle bu tarzda ilişki kuruyoruz'' şeklinde yaklaşanların gözden kaçırdığı temel eksiklik budur.Yani Hristyanlıktaki ve İslamdaki kutsal olan ile kutsal olmayanın alanı hem teoride hemde pratikte bu kalın çizgilerle farlılık gösteririr.Buna göre, kendi inanç ve özgürlük tarifleri ve bakış açısı ile İslam dinin peygamberi ve değerlerini bu şekilde karikatürleştirmek inanç özgürlüğü ve düşünce özgürlüğü uygun düşmez.Bundan dolayı hoşgörü beklemeleri mümkün değildir.Çünkü hoşgörü inanç alanı dışında mümküm olabilir.Mevzü bahis olan karikatürler Müslümanların inanç ve düşünce özgürlükleri çerçevesi göz önünde bulundurulmadan yapılmaktadır. Ayrıca İslam inanç sistematiği tüm peygemberleride imani konu kabul eder.Hz İsa içinde bu yöndeki karikatürleri onaylamaz ve imani konu olarak görür.

Ayrıca karikatür kelimesinin tanımında da yer alan ''tuhaf,gülünç,alay etme,küçük düşürme gibi kelimelerden de anlaşılacağı üzere bu kavramların kutsal olmayan alanlarla ilgili olabileceği net bir şekilde görülmektedir.Yani İslam inanç değerleri sadece siyasi ve sosyal olgu gibi görülüp bu şekilde karikatürleştirilemez.O halde ''karikatür varsa İslam inanç değerleri orada bu şekliyle yer alamaz demek'' gerekmektedir.Çünkü karikatürün tanımı bunu gerektirir.

İkinci nedense siyasidir.Birinci nedende bu karikatürlerin daha çok bilgi eksikliğinden kaynaklı üretildikleri üzerinde durduk.Bu masum olanıdır.Çünkü doğru bilgi kendilerine sunulduğu zaman hatalarında dönmeleri gerekmektedir.Doğru bilgi kendilerine sunulduğu halde karikatürleri neden yayından kaldırmamışlardır.O halde daha kapsamlı bir planlamayla bu yürütülmektedir.

 

Biz 17 Eylül 2012 tarihli basın bildirisinde de kısmen değindiğimiz üzere bu sürecin politik olduğu ya da politik amaçlar için kullanıldığını büyük fotoğraftan okuduğumuzu belitmiştik.Biz,bu süreci temelde uluslararası güç dengelerine mücadelelerine bağlıyoruz.İki büyük dünya savasından sonra büyük devletler şunu tecrübe ettiler ki, savası kazananda kaybedende büyük kayıplara uğruyor.Bundan dolayı genelde kendi toprakları dışında bu mücadeleyi ve güç savaşlarını psikoljik metodlar,nufuz sağlama araçları ve küçük çaplı sıcak temaslar ya da bazı terör örgütleri üzerinden yürüttüler.Çünkü bu onlar için riski ve tahribatı daha az bir yöntem olmuştur.Bu karikatürlerin yayınlanmasındaki yıllarca devan eden ısrar ve sonuçları bunu bize tam olarak vermektedir.

 

Herşeye rağmen bu karikatürleri yayınlayanların ''inanç ve düşünce özgürlüğü'' kavramlarını doğru yorumlayarak bundan vazgeçmelerini bekliyoruz.Çünkü 'inanç ve düşünce özgürlüğü'' ne sığınarak bunu yapanlar tamda bu kavramları ihlal edip anayasal suç işlemektedirler.

 

Diğer bir konu ise İslami cemaat ve kanaat önderlerine düşmektedir.Çünkü İslam'da şiddetin yerinin olmadığını herşekilde vurgulamalılar.Bu tarz yaklaşımlara karşı şiddete başvurmak siyasi hedefe hizmet etmek anlamına gelmektedir.Bir planlama varsa bu seneryoya düşmektir.Müslümanlar mücadelerini Entelektüel ve hukuki alanda yürütmeliler ve İslamın birlikte yaşama anlayışına ne kadar önem verdiğini vurgulamalılardır.Fransa Müslümanları Konseyi Başkanı Mohammed Moussaoui de derginin hiçbir haklı sebebi olamayacağını belirterek Müslümanlara yasal çerçeveler içinde kalarak, tepkilerini göstermeleri gerektiğini söylemesini de bu anlamda çok önemsiyoruz.Ayrıca Fransa Yahudi Kurumları Temsil Heyeti (CRIF) Başkanı Richard Prasquier'in bu tür karikatürleri ''onaylamadığı''nın altını çizmesinide çok ilerici adım olarak gördügümüzü belirtmek istiyorum.Bu vesileyle de tüm dinlerin diğerinin kutsal alanına saygı gösterdiği ve birlikte yaşama kültürününde bununla geliştiği bir dünyada yaşama arzumu belirterek yazımı sonlandırıyorum.

 

 

BERLİN İSLAM CEMAATİ BAŞKANI

Prof. Dr. Abdurrahim VURAL

 

16.10.2012